29 Haziran 2016 Çarşamba

AKREP GİBİSİN KARDEŞİM  
"Çok hayal çok hayat çok dostluk çok aşk çok kavga çok öykü yarım kaldı. Çok insan eksik şimdi. Bir açıdan biz de... Hepimiz tabii... Dinlemediler defalarca seçtiler. Tekrar tekrar seçtiler. Buyrunuz bu cehennem" dedim ya az önce. Eksik dedim.
Bu yaşananların sorumluluğu biraz da kimin biliyor musunuz? Torpil için, üç kuruşluk çıkar için, bir tayin için, ayrıcalıkları olan işinde kalmak için susan ve bu nedenlerle bir partiye oy verenlerin... Havalanında kimi insanlar aranmazken sesini çıkarmayan, yasadışı biçimde silah taşıyan uçaklara karşı susan insanlardır biraz da...
Kimse "herkesin düşüncesi kendine" liberalliğine sığınmasın kimse... Bunun düşünce müşünce olmadığını buz gibi çıkar olduğunu hepimiz biliyoruz. Sustunuz Antep'teki Katar uçağına...
Artık "kandırıldık" dışında birşeyler duymamız gerekmiyor mu liberallerden?
Sadece İslamcıların yalanlarına oruç tutmadığı halde katıldığı iftar yemeklerinde inanıyormuş gibi yapanlar değil,
"Demek IŞID Kürtlerle savaşıyormuş" deyip sinsi sinsi susan ulusalcılar da suçlu...
10 Ekim günü bize ne işiniz vardı orada? diyenledir de...
Hepinize Nazım'dan bir şiir armağan etmek istiyorum şimdi...
NOT: Perinçek Cezayir'de Türkiye Suriye görüşmeleri yapılıyor demiş. Siz de her yol var. Haklı olan, adaletli olan, iyi olan hariç...
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

3 Haziran 2016 Cuma

 ASLANLARIN TARİHİ  

Enver, Talat ve diğer Osmanlı paşaları Ermenilere karşı büyük bir katliam yaptı. Adına ister soykırım deyin, ister tehcir deyin bu gerçek değişmiyor. "Onlar da bize saldırdı bu yüzden yaptık hepsini" derseniz tarihi güldürürsünüz . Çünkü Osmanlı Ordusu silahsız, kendisiyle fiilen savaşmayan insanları katletti. 1915 büyük bir acıdır ve Nazım'ın dediği haliyle Türk halkının alnına sürülmüş kara bir lekedir. Ki o zaman da Türklerin bir halk olup olmadığı tartışmalı. Tebaadır çünkü. Peki bugün ne kadar olduk? O da tartışmalı? Tebaa olmaktan çıkıp çıkamadığımız ayrı bir konu. 

Neyse tarih 1915'i katliam olarak konuşmalı kuşkusuz.
Peki bu katliamı kim yaptı? Alman emperyalizmi, kendi parlamentosunda bir karar almış. Kendi sorumluluklarındansa hiç söz etmemişler. Halbuki o dönem Osmanlı ve Almanya ittifakı öyle sıradan bir ittifak değil ki ne yapıyorlarsa beraber yapıyorlar. Doğu cephesinde de birlikteler. Hatta alınan kararlara dair Enver, Talat ve diğer paşalardan daha çok Alman paşaların payı vardır çünkü savaşı onlar yürütüyorlar. Nasıl da sıyrılıyor değil mi Alman emperyalizmi sorumluluklarından? Şaşırtıcı mı? Elbette değil. Türk Devleti Fransa'nın Cezayir'de yaptığını konuşur. Fransa devleti Osmanlı'nın Ermenilere yaptıklarını. İş onlara kalırsa böyle yürütürler. Bizim acılarımız onların pazarlıklarına dönüşür. Parayla satılır parlamento kararları...
Bakınız şimdi Ortadoğu. Yüzlerce kez birleşmediler mi orada da Araba ya da Kürde karşı...
O halde tek çözüm halk olmak, sınıf olmak bu meseleleri tüm gerçekleriyle ele almak değil mi? "Aslanların tarihini avcılar yazdıkça, avcılar hep haklı çıkacaktır."