2 Aralık 2016 Cuma

KARANLIKTA UYANANLAR 

Sabahları 8'de uyanıyorum. Kış günü o saat bile karanlık ve soğuk. Çalıştığım ergenlerle günlük planlarını konuşuyorum. Sabah 5'te uyanan var 6'da yola çıkan var. Çok canım sıkılıyor gençlerin haline. Çocuklarınkine içim kararıyor. O saatte kalkan 4 ya da 5 yaşındaki bir çocuğu düşünmek bile istemiyorum.Biliyorum ki İstanbul'da durum çok daha fena. 7'de 7 buçukta ders başlatan okullar var. Eskiden akşam lisesi gece üniversitesi bir şeyler varmış bunlar da gece anaokulu, seher kreşi gibi adlandırılsa ya...
10 yıldan fazladır ergenlerle çalışıyorum. Genç yetişkinlerle çalışırken dinlediğim anılarda da var. Onların servis yalnızlıkları çok acayip bir konu bilemezsiniz. O yorgunlukları, yorgunluktan kaynaklı güçsüzlükleri... Ankara'ya taşınmamın en önemli nedenlerinden biri kızımın uzun servis saatleri geçirmesini istememem ve İstanbul'da bunun olanaklı olmaması...
İşçilerse zaten sabahın köründe kalkmak zorunda. Öyle olunca da çocuklarının o karanlıkta bir yere bırakılması lazım zaten. Şimdi bir de saatleri geri ileri bir şey yapmadık (bu konu hep kafamı karıştırır) iyice karanlık her yer...
Çok sevgili Vedat Türkali'nin senaryosunu yazdığı Karanlıkta Uyananlar filmi hem işçi sınıfının sabahları çok erken uyandığı ve film de onların öyküsünü anlattığı için o adı alır. Hem de daha gün ışımadan ülke, dünya, fabrika, okul, semt her neresiyse mecaz anlamda karanlıktayken bilinçlenip örgütleneni ifade eder.
Neyse demem o ki karanlıkta uyananlara Günaydın göndereyim. Karanlıkta uyanmak her anlamında zordur diyeyim. Hepimizin saatlerini falan bir düzeltsek de makul bir saatte beraber uyansak şeklinde de bitireyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder