17 Mayıs 2018 Perşembe

Filistin bir samimiyet sınavıdır! Filistin her yerdedir!  


Filistin uzaklardaki bir ülkeden fazlasıdır. Haritalarda küçük, gözenekli bir ülke olarak görünür ama aslında dünyanın her yerindedir. Listelerden adı karalanan insanlar, haritalardan silinen ülkeler, yasaklanan düşüncelerdir Filistin. Boğaza düğümlenen acı, yumrukta sıkılı öfkedir. Uğradığınız en büyük haksızlık, yaşadığınız en büyük yalnızlıktır. Hayattaki en büyük ve en uzun direnişiniz, “her şeye rağmen” dediğiniz anlar, “o kadar da değil”leriniz, boyun eğmeyen başınızdır. Düşmanın taa gözünün içine baktığınız için kendinizle gurur duyduğunuz anlardır. Savaş tecavüzlerinin, aşağılanmalarının en katmerlisine karşı direnen tüm kadınlardır, Leyla Halid’dir, Ahed Tamimi’dir. Bir türlü güvende olamadığınız, düşman görüldüğünüz için üşüdüğünüz çocukluk anılarınızdır. Filistin, bir türlü kavuşulamayan yuvadır.
Filistin, iki yoldan biri kadar nettir. Filistin ayağa kalktığında dünyanın farklı yerlerinde haksızlığa uğrayanların içinde bir Filistin ayaklanır. İçinizdeki Filistin gümbürdemeye başladığında yakınınızdaki İsrail de kuşanır tüm zalimliğini bir yandan… Filistin bir samimiyet sınavıdır. Mazlumun yanında olanla zalimi ayırır geri dönüşsüz biçimde… Bir kez iklim Filistin olunca görürsünüz ki Filistin her yerdedir, ve sizin yapmanız gereken de kendi İsrail’inize karşı mücadele etmektir.
Nazi Avrupa’sının Filistin’i neresiydi anımsarsınız? Auschwitz, Varşova. Yahudilerdi, Çingenelerdi Filistinliler o zaman koca bir kıtada… Avlanıyorlardı görüldükleri yerde. Filistinlilerin tarihi haksızlıkların tarihi kadar eskidir, Spartaküs’ün arkasındaki köleler, Bedreddin yiğitleri, Müntzer köylüleridir. Birinci Paylaşım Savaşı’na dur diyen Bolşevikler, Amerika’da siyahlar ve tüm yerli halklardır. Filistin, bir zamanlar Vietnam’dır. Filistin’in, belleğimizdeki, yüreğimizdeki yeri bunca geniştir. Onu İslam dünyasına sıkıştırmaya çalışanların çabaları ise nafile… Çünkü Filistin, dünyanın her yerinde haksızlıklara karşı çıkan her insanın yüreğindedir.
Filistin, ABD’de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan ve İsrail askerleri Filistinlilerin evini yıkmak için geldiğinde iş makinelerinin karşısına dikilip ezilerek can veren Rachel Corrie ve dünyanın her yerinde kendi içinden çıkan haksızlığa karşı mücadele eden insanların anısındadır. Filistin, Kürtlerin yanındaki Türk’ün, Alevi’nin yanındaki Sünni’nin, Filistinlinin yanındaki İsraillinin, emperyalist savaşlara karşı çıkan emperyalist ülke vatanadaşlarının yurdudur.
Filistin Arapça olduğunu bildiğimiz sözsüz bir ezgidir. Bir kadın sesi, yüreği delen bir çığlığı boşluğa bırakır Filistin adı dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir dilde anılınca…
Filistin, doğup büyüdüğün evi,  dallarını okşadığın limon ya da zeytin ağacını senden nefret eden birilerine bırakarak gözün arkada çekip gitmektir. Bir dönülmeze ulaşma düşüdür. “İmkansızı isteyen gerçekçi”lerin Che’lerin vatanıdır ki bayrağı çok uzaktan bile tanınır.
Taştır, kefiyedir Filistin. O taş ki sapanların ucunda “Benim vatanım ilkelerimdir, haklılığımdır ve taş gibi sertim senin zulmün ya da yalanlarının karşısında” der. O kefiye ki, herkesi birlik yapar, bir kişiyi büyük bir güce katar. İsrail tekliğine karşı, hepberaberliktir aynı kefiyenin altındaki farklı yüzler…
Filistin Edward Said’dir. Entellektüel alanda taraf oluştur, sokakta yerini buluştur. Çocuklar taş atmasın demekle yetineceğine onun elinden taşı alıp bir çocuğun yerine mücadeleye katılmaktadır.
Filistin öyle büyüktür ki haritalara sığmaz, Filistin öyle kalabalıktır ki dünyanın hiç bir ordusu tarafından yenilemez.
Filistin özgürlüktür, onu yitirirsen geriye sana dair hiçbir şey kalmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder