18 Şubat 2019 Pazartesi

OYUN


Yarışın oyuna dahil olduğu zamanlar varmış bir de oyunun büyük ölçüde unutulduğu yarışın hakim olduğu zamanlar... Ama her cağda, bir eğlencesine yarışan oyuncular bir de oyundan keyif alıyormuş gibi yapan ama ondan ve kurallarından kurtulmak isteyen yarışçılar aynı anda yaşamış. Kimi zaman oyuncuların kimi zaman yarışçıların olurmuş dönemler...
Ben oyuncuyum. Yazık ki oyunu umursamayan bir yarışçılar çağına düştü yolum. Oyun kayıp olunca kural dediğin neşeli tekerlemelerden değil kara kaplı defterlerden aranıyor. Oyundaki gibi arkadaş yok yarıştaki gibi rakip var. Oyunda herkesin hakemi kendi içindeyken yarışta hakem görmedikçe hile serbest. Can sıkıntısını birlikte yenmeye calismaktan çok onu çoğaltıyor yaptıkları yarışçıların... Oysa oyun oynasaydık beraber böyle mi olurdu... Onu da biliyorum bunu da biliyorum yerine ne çok şey bilmiyoruz deyip heyecanlanabilseydik birlikte... Merak etseydik bir çocuk gibi...
Bazen çok yorucu oyuncu taklidi yapan yarışçılarla oynamaya çabalamak bazen çok yorucu ortak bir oyunun tam orta yerinde sanarken oynatılıyor olduğunu anlamak...
Bazen çekilmek bir çocuğun herkesi gördüğü ama kimse tarafından görülmediği o yere... icerinin de disarinin da goruldugu bir kapı eşiğine... Madem taş soğuğu ortalık, oynamak onunla iki elim beş taşımla...
Gecelerde yaralı düşler artık çocukluk... Oyunsa oyuncuların her sabah yeniden dünyaya dağıtmaya çıktığı sıcak ekmek gibi... Oyun, sabah sıcak ekmek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder