3 Ocak 2017 Salı

Onlar da Herşeyi Ara Ama Tutarlılık Arama 

Ah! Gittiler yine... Bakakaldık bir kez daha arkalarından... 
Yiğit misiniz? Elbette değilsiniz. İnsanlar eğlenirken, halay çekerken, turistik gezideyken, çocuklar düğündeyken öldürensiniz.
Korkunç bir karanlıktan gelmektesiniz. Siz kim herhangi bir cennet kim? Cehennem zebanisisiniz. 
Hasetlisiniz. Eğlenemediğiniz için, zevk alamadığınız için, kimseyi kimseye eşit göremediğiniz için bunları yapabilenleri yok etmek isteyensiniz. 
“Herşey mübah” diyensiniz. Ne için mübah... İktidarınız için... Kan mübah, can mübah... Bu dünyada bir cehennem yarattınız. Gerisi kimin umurunda?
 Vee demokrasinin ne olmadığını bildiği halde bu cihatçıların tüm o nefret söylemlerine izin verilmesi için yalandan teoriler üretenler... Bunca yıldır mezalim altındaki Müslümanlardan bahsedenler... Mutlu musunuz? Kandırılanlar ordusu... Saf olduğunuzdan “kan”madınız oysa çıkarlar çıkarlar... Neydi demokrasi? Kimin hakkı var birilerinin neyi kutlayacağını söylemeye? Küstahsınız, küstahlar...
Peki şimdi ne oluyor ülkede? Sanki Suriye’de bunca zamandır bayram havası varmış gibi birden Halep için o kadar propaganda yapın ama bir yandan da Rusya oradaki temel ittifakınız olsun. Sonra Rus Büyükelçisinin vurulmasına şaşıralım. Bunca Noel yılbaşı karşıtı söylem geliştirin sonra Reina’ya şaşıralım. Nefret suçu işlediğiniz her bildiri her afiş yeni bir saldırı olarak geliyor tesadüf mü? 
Demokratik tepki nedir size söyleyeyim? İzmir’de yılbaşı kutlaması yapamayın diye gezen zebanilere engel olan kadınların tepkisidir demokratik tepki... “Eşcinsellik hastalıktır”, “Noel kutlayan cehennemliktir”, “Gece vakti açık dolaşan kadın da şöyledir” demek ifade özgürlüğü değildir, nefret söylemi geliştirmektir, suçtur. Bu kadar basit şeyler bilinir de neden tüm bunlar olur. Birilerinin işine gelir de ondan olur.
Şimdi mevzu biraz da şu... Büyük bir tır düşünün. Düz bir yolda gidiyordu. Sonra birden manevra değiştirdi. Kafa öbür yana döndü ama gövde dönmedi. Bugün yaşadığımız şey biraz da budur. Rusya, İran ittifakıyla kafa döndü, gövde hala kendini eski yolda sanıyor. Kafa da şöyle, şöför bile zorunlu dönüş yaptığından nasıl ilerleyeceği konusunda emin değil yalpalıyor. Aynısı o ittifaka dahil olan Ergenekoncu diyebileceğimiz güçler için de geçerli. Onlar da bir başka tır gibi farklı bir yolda kafayı çoktan çevirdi, gövdeninse aklı karışık. 
Bir de tabii Abdülhamit savunuculuğunun ne anlama geldiğini de anlamayan, görmeyen kalmamıştır umarım. Bir Abdülhamitleşme, bir Enverleşme süreci yaşıyoruz cidden. Tabii bir karikatür biçiminde... Hani tarihte ikincisi komedi oluyor mevzuu... 
İşte aklım yüreğim bulandı, bulanınca bunlar döküldü. Çok üzgünüm, ama daha çok da öfkeliyim hem de çok öfkeliyim. Tam bir avlanma mevzuu gibi değil mi? Ceylan sürüsünün içine dalan vahşi hayvan ve kaçışan savunmasız hayvanlar... Burası bizim orman... Öyle pusular kuruyor, öyle sinsice saldırıyorlar ki... Öyle patolojik karakterler ki... O futbolcunun düğününüzü gördünüz mü? Adam altı üstü evleniyor sanki cenge gidiyor. Nasıl birlikte yaşanır bunlarla? Hem de tüm bunlar suç falan değil demokratik haklar... Kadın yok ortalarda kadın görünmez olmuş çoktan hayatlarında... Ellerindeki silahlar bile Müslüman dünyanın üretimi değil oysa. Hoş onlar da herşeyi ara ama tutarlılık arama...
Bu ülkenin sahibi, koruyucusu olduğunu iddia eden sağ güçlerin sözleri çoktan hükümsüzdür. Satıp savıp, yeni kazanımlar vaatleriyle kandırıp üretebildiğin sınırlı sayıda değeri de yitirmek memleketi şekilsiz bir hale sokmak... 
2017’de neler olacak bilemem ama mecbur netleşilecek bir yıl olacak onu anlayabiliyorum. Bu arada derede duruş bir yıl daha süremez zira...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder