14 Mayıs 2017 Pazar

ANNELİK HALLERİ  

Kızım hasta. Ateşi çıkabiliyor, başında bekliyorum. Dün de babası uyumadı sabaha kadar. Öyle tetikte beklerken insan bir şey de okuyamıyor uzun boylu. Bir de serde yorgunluk var. Fiziksel olan neyse de gönlüm zihnim yorgun. "Fiziksel olan neyse de" lafı da tam bir kadın lafıdır. Bütün yapıp ettiklerine rağmen takdir edilmeyen bütün kadınlar bu sözle ne denmek istendiğini anlar. Annelik mevzuna gelicem. Biz bir çocuğa üç ebeveyn ancak bakıyoruz. Aslında biri de beşi de bir bana sorarsanız yani bu üç kişi misal yani annem, İdris ve ben madem ki çocuk bakıyoruz daha da çoğuna bakabilirdik aslen. Eğer dünya başka türlü olsaydı.
Ama işte annelik işlevleri dediğimiz şeyi yerine getirmek için illa anne olmak gerekmiyor. Ne teyzeler, ne halalar, ne komşular, ne arkadaşlar var ki bize hayatımızın çeşitli zamanlarında annelik yaparlar. Genellikle kadındırlar ama kadın olmaları da gerekmez aslında.
Estes der ki mealen aktarırsam, bir insan şanslıysa birden çok annesi olacaktır. Kimisi birini bile bulamıyor oysa... Yani biyolojik olarak bir anneye sahip olmaktan söz etmiyorum. Güçsüz bırakılmış, türlü çeşit şiddete maruz kalmış, misal eve kapatılmış, ana erginlenme yollarından geçmeden kucağında bir çocuk bulmuş kadınlar... Ah annelik hep eksik... Ama çocukluk da öyle... Köylerde bayramlarda giyilen yamalı saten şalvarlar gibi (biraz öznel bir benzetme oldu ama idare edin işte)... Hem bayram, hem saten, hem yamalı... Aa eklemeden geçmemeli... Bir de bedenine ya büyük yahut küçük ama asla uyumlu değil... Bu topraklarda sağım solum önüm arkam suçluluk... Desen suçluluk demesen öyle... Yapsan ayrı yapmasan ayrı... Niye herkes bunca güçlü görünürken bunca kırılgan. Asıl çocuklar kırılacak anneler onaracakken hep anneler küs, çocuklar çeşitli şekillerde şaklaban.
Anneler hayata küsmüş, çocuklar anneyi canlandırmak için kendinden hatta daha yolun başında kendini bulmaktan vazgeçmiş... İşimiz zor... Beşikten mezara kadar zor. Biz yorgunluktan ölüyoruz yemin ederim öyle... Ama bedensel olandan değil... Yoo o geçer, dinlenirsin geçer. Birbirimizin gönlünü zihnini yormaya gününü dar etmeye yeminli hallerimizden yorulup yorulup ölüyoruz.
Şimdi kızım mışıl mışıl uyuyor. Arada bir sayıklıyor, bazen ağlayarak mızıldanıyor. Ben onun yanındayım. Yalnız bırakılan tüm çocuklar için sızlayan içim... Niye hep sızlar ki içim?
Merak da etmeyin tabii klasik çocuk hastalığı. Geçer yarına...
Hastalık dediğin geçer. Eğer bakım görürse kişi. Yoksa bir ömür sızlar içi yalnız sancı çektiği günleri geceleri anımsayarak. Merak etme geçecek diyen, bakım veren velhasıl annelik eden tüm kadınlar bu dünyada koruma, kollama, sevgi, özveri sayenizde var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder