19 Mayıs 2017 Cuma

Dolmuşlar  


17 Mayıs'i da atlamak olmaz. Daha bugün TED Üniversitesindeki etkinlikten çıkınca şöyle konuşuyorduk. "Murathan Mungan'i Yüksek Topuklar romanından bu yana okumuyorum" dedi arkadaşım. "Ben de öyle" diye yanıtladım hüzünle. Hüzün çünkü o yeşil kapaklı Kırk Oda'yi, Kaf Dağının Önünü, Lal Masallari çok severdim. Cenk Hikayelerine hala bayılırım. Ama Yüksek Topuklar benim için kadına bakışından önce çocuğa bakışı ile sorunlu yazarın sorunsalini estetize etmeyi hiç başaramadığı bir romandır. Neyse buraya nereden geldim. Laf lafı açtı önyargı, ayrımcılık aklıma Murathan'in çok sevdiğim bir öyküsü geldi. Lisedeydim okuduğumda dünyanın benim icin iki cinsiyetli olduğu zamanlardı. O iki cins hakkında da cinsellik hakkında da eşcinsellik hakkında da çok az şey biliyordum.
Öykü bir dolmuş şoförü ile her sabah dolmuşa binen yolcusunun zamanla gelişen aşk hikayesine dairdi. Şöförün ailesi bu ilişkiyi onaylamaz o da baskılara dayanamaz iki aşık çok severek ayrılırlar. Hikâyenin sonuna doğru bir yerde öğrenirsiniz ki bu iki kişi de erkektir. Yani okurken genç yolcuyu kadın, şoförü erkek olarak düşünüyorsunuz ve sonra birden beklenmedik bir karşılaşma... Ilk okuduğumda ne kadar şaşırdığımı dünyamın bir düzeyde gerçekliğimin alt üst olduğunu bugün gibi anımsıyorum.
Yani aslında duyguya, yaşantıya odaklansak anlamakta zorlanmayacagiz. O öyküyü okuyabilirsiniz, en sevdiğiniz aşk filmindeki karakterlerin ikisinin de kadın ikisinin de erkek olduğunu düşünebilirsiniz. Düşününce kapsama alanınızin genişlediğini hissedebilirsiniz.
LGBTI'ler her yerdeler. Giresunun bir köyündeki çiftçi, Niğde'de ev işçisi kadin, hapishanede mahpus, öğretmen, psikolog... Düşünebileceğiniz her yerde... Bırakalım da herkes kendisi gibi olsun.
Not: Dolmuşlar yalnızca bu oykude, bir
Ezginin Günlüğü klibinde ve Sultan filminde romantiktir. Gerçekte korkunç taşıtlardır.
Veeee iyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder